16 Mart 2011 Çarşamba

"Bizden Sana Selam Olsun"


" Saat sabahın dördüydü, beni yeniden nezarethaneye attıklarında. Doğan Yurdakul ve Ankara ekibi çoktan İstanbul yoluna düşmüşlerdi. İçime tarifsiz bir hüzün çöktü. Kendimi müthiş yalnız hissettim o anda. Oturup ağlayacaktım az kaldı.
Polisler beni korunaklı bir hücreye koydular tek başıma. Çünkü nezarethaneden bizimkiler gitmişti, ama yerine "kart sahtekarlığından" gözaltına alınmış kalabalık bir grup gelmişti.
İçlerinden biri "Kardeş sen niye buradasın?" diye sorunca, son soluğumla ve yüksek sesle, "Ergenekon!" dedim.
O anda "Hurra!" diye bir ses yükseldi ve bir alkış koptu.
İçlerinden biri, "Bizden sana selam olsun" diye bağırdı. Alkışlar da devam etti.
Demir parmaklıklara kafamı koydum. Gözlerim sulanmıştı.."

 Mümtaz İdil, gözaltına alındıktan sonraki süreçte neler yaşadığını anlattığı Odatv'deki son yazısında, emniyet nezarethanesindeyken, komşu hücresinde kart sahteciliği suçu ile gözaltına alınmış bir grup insanın, kendisinin Ergenekon'dan içeri atıldığını öğrendiklerinde verdikleri tepkiyi anlatıyor. İdil'in, o anı yaşarken gözleri sulanmış. Ben de, bütün bu Ergenekon süreci boyunca gözaltına alınan insanların, o evden çıkarılıp polis arabasına bindirilene kadar geçen kısa süre içerisinde, dışarıda toplanan kalabalık tarafından delicesine alkışlandıkları sahnelerden bile çok etkilenen birisi olarak, bu yazıdan da etkilendim haliyle. Ama, kart sahteciliği ile suçlanan insanlardan gelen bu alkışlar, benim için çok daha fazla şey ifade etti nedense. Yazının o kısmını paylaştım.

Seviyorum ben Ergenekon'u; sırf, bu ülkenin önemli yazarlarından ve entelektüellerinden birisi ile, kart sahteciliği ile suçlananları aynı nezarethane ortamında buluşturup, böyle unutulmaz bir olayın yaşanmasına aracılık ettiği için bile, seviyorum!

6 Mart 2011 Pazar

Şüphesiz ki Hazreti Zekeriya Tektir ve Bütün Muhalifler Onun Esiridir!

Nedim Şener; gazeteci. Bugüne kadar kurcaladığı konular meyvesini geçen gün verdi ve o da Hazreti Zekeriya'nın mıntıkasına girdi. Eğer bir derin devlet ortaya çıkarılacaksa, bu işin kaynak kitaplarından biri olarak kabul edilebilecek "Dink Cinayeti ve İsithbarat Yalanları" adlı kitabın yazarı. Derin devletin ta kendisini ortaya çıkarabilecek bir kitabın yazarı, bir muhalif gazeteci, bugün derin devlet suçlamasından gözaltında. "Türkiye'de ileri demokrasi var" dedi polis arabasına bindirilirken. Tutuklanması an meselesi.


Ahmet Şık; gazeteci. Akla ilk gelen eylemi, darbe günlükleri olarak da bilinen, Özden Örnek'in günlüklerini haber yaparak, gündemi sarsmasıydı. Darbe günlüklerini ortaya çıkararak, ordudan birçok ismin darbeye teşebbüsten yargılanmasını sağlayan Ahmet Şık, bugün darbeci bir örgüt olarak suçlanan Ergenekon'un mensubu olmak suçlamasından gözaltında. Son zamanlarda bir kitap yazmak için uğraştığı, kitabın konusunun emniyetteki cemaat örgütlenmesi olduğu, kitabın isminin de "İmamın Ordusu" olacağı söylenmekte. Şimdi daha anlaşılır olmuştur sanırım gözaltına alınması. "Dokunan yanıyor" dedi polis arabasına bindirilirken. Tutuklanması an meselesi.


Yalçın Küçük; profesör, araştırmacı, yazar. Daha önce Ergenekon'dan gözaltına alınmış ve serbest bırakılmıştı. Türkiye'nin geçmişinde izi olan, hatırı sayılır sosyalistlerinden. Şimdilerde yaptığı programlarla ve yazdığı kitaplarla tam bir AKP muhalifi. Daha önce gözaltına alınıp salıverilmesine rağmen, baktılar ki adam uslanmıyor, bir kez daha almaya karar verdiler. Şu anda Ergenekon'dan gözaltında. Tutuklanması an meselesi.


Doğan Yurdakul; gazeteci, araştırmacı ve yazar. Aynı zamanda Odatv koordinatörü. Odatv'de yazmış olduğu birçok güzel yazıdan sonra, kendisini merakla izlemeye başlamıştım.Türkiye'nin yakın tarihinde yaşanan karanlık olaylar üzerine kitapları ve yazıları var. Yani yakın tarihin önemli olaylarını kendi çapında deşifre etmeye çalışmış bir isim, bugün, bu karanlık olayların sorumlusu olarak gösterilen Ergenekon'un bir mensubu olmak suçundan gözaltına alındı. Bu kötü olay vasıtasıyla öğrendim ki, kendisi kanser hastasıymış. Şu anda gözaltında. Tutuklanması an meselesi.


Mümtaz İdil; araştırmacı yazar. Aynı zamanda Odatv Ankara temsilcisi. Odatv'de sanat ve Rus edebiyatı üzerine yazdıklarını okudukça, içimde, okumuş olduğum dünya klasiklerini yeniden ve bambaşka bakış açılarıyla okuma isteği uyandıran bir yazar. Rus edebiyatı ve tarihi üzerine bu kadar bilgili olmasını hayranlıkla karşılar, yazılarını büyük bir merakla takip ederdim. Gerçekten hiçbir şekilde bağlantı kuramadım ama, o da Ergenekon'dan gözaltında. Ve ne yazık ki yine bu kötü olay vasıtasıyla öğrendiğime göre, o da kanser hastasıymış. Gözaltına alındıktan sonra da fenalaşarak yoğun bakıma kaldırılmış. Şu anda gözaltında ve yoğun bakımda.


İklim Bayraktar; Odatv'de yazarlık yapıyor. Doğal olarak da iktidarı ve Hz. Zekeriya'yı rahatsız edecek yazılar yazıyordu. O da diğer isimlerle birlikte gözaltına alındı ancak, az önce öğrendiğime göre serbest bırakılmış. Hz. Zekeriya, ona bu kadar ceza yeter diye düşündü herhal!

Müyesser Uğur Yıldız; Odatv'de yazarlık yapıyor. Sitede pek çok "derin" yazısına denk gelmiştim. Çok sert bir kalemi olduğu yazdıklarından belliydi. Şu anda Ergenekon'dan gözaltında. Tutuklanması an meselesi.

Sait Çakır; Odatv yazarlarından. Tahmin edebileceğiniz gibi o da şu anda Ergenekon'dan gözaltında. Tutuklanması an meselesi.

Bu isimlerin yanında, Aydın Bıyıklı ve Eski MİT'çi Kaşif Kozinoğlu da gözaltına alınacaktı. Aydın Bıyıklı az önce öğrendiğime göre serbest bırakılmış, Kaşif Kozanoğlu da yurt dışında olduğu için henüz gözaltına alınamadı. En akıllısı o, ben olsam hiç gelmem.

Burası bir haber sitesi değil, bir blog. Doğal olarak, eğer bir şey yazılacaksa, bunun salt haberden ibaret olmaması gerektiğini, önemli olanın ortaya koyulacak yorum olduğunu ben de biliyorum. Bu yazının sanki bir haber sitesinden araklanıp da buraya alınmış gibi şekillendiğini fark ettim. Ancak, ben bütün söylenecek olan şeyleri önceki yazılarımda söyledim ve de aynı şeyleri söyleyip durmanın gerçekten bir anlamı olmuyor. Bütün samimiyetimle belirtiyorum ki, artık bu olanların hiçbirine gerçekten şaşırmıyorum. Bu ülkede hiç kimsenin bir garantisi olmadığını, herkesin kaderinin birkaç özel yetkili adamın iki dudağı arasında olduğunu defalarca yazdım. İşte Hz. Zekeriya, tek başına bütün Türkiye'ye ayar vermekle, herkesi hizaya getirmekle meşgul. Yukarıda saydığım onca birikimli ve çok değerli isim, sırf Hz. Zekeriya'nın keyfiyle gözaltına alınıyor veya tutuklanıyor. İnsanların günleri, ayları ve hatta yılları, hapislerde geçiyor, hem de yargılanmalarında iki adım ilerleme olmadan. Ucu açık bir tarih yani bu süreç, ne zaman biteceği belli değil. Ben böyle bir baskıcı rejim, ne duydum, ne okudum, ne dinledim, ne de yaşadım. İçerideki yüzlerce kişiyle hiçbir organik bağım olmamasına rağmen, ben burada bu kadar rahatsızsam, onların yakınlarını düşünemiyorum bile. Zannediyorum ki sınanıyorlar ve bu sınav, onların hayatlarında görüp görebilecekleri en zor sınav. Bir an evvel bu işin dip noktası her neresiyse oraya ulaşıp, tekrar yukarıya doğru çıkabilmeyi istiyorum; umarım o günler yakındır...