12 Haziran 2011 Pazar

Seçim Yazıları #1: Olası Seçim Senaryoları


Şu anketler yüzünden, insanoğlu ağız tadıyla seçim heyecanı yaşayamaz oldu. İnsan ne kadar inanmak istemese de, anket şirketlerinin yaptıkları araştırmalar, hem seçim sonuçları hakkında anahatlarıyla ipuçları veriyor, hem de kararsız seçmen üzerinde belirleyici oluyor. Çoğu kararsız seçmen anketlere bakıp, anketlerde güçlü olan partiye oy vermeyi tercih edebiliyor (tuhaf ama gerçek). Uzun lafın kısası, kamuoyu araştırmaları sadece seçimlerde değil, artık hayatın her alanında çok önemli hale gelmiş durumda; siz önemseseniz de, önemsemeseniz de.

İşte kamuoyu araştırmalarının en büyüğü, en kesin hükümlüsü, en geniş yelpazeli olanı geldi çattı. Yarın yaklaşık 50 milyon insan, ister istemez bir kamuoyu araştırmasına tabi tutulacak. Bu büyük araştırma hakkında yapılan küçük araştırmalara biraz bakmak, yarın için beklentilerin ne düzeyde tutulması gerektiği konusunda yardımcı olabilir belki. Ben de bu nedenle, yarınki seçim sonuçları için en olası görünen sonuçlara ve bu sonuçların ne ifade ettiğine değinmekte fayda görüyorum. Son gece için iyi bir egzersiz.

İlk senaryo, en çok dillendirilen senaryo aslında. Ülkenin büyük çoğunluğu yarınki sonuçların böyle çıkacağını öngörüyor. Yapılan anketlerin çoğu, AKP'nin 2007 seçimlerinde aldığı sonuca yakın bir oranda oy alacağını gösteriyor. Bu anketlerin hiçbiri olmasa, bana seçimlerin sonucu böyle olacak, yani AKP yine yüzde 45'in üstünde oy alacak deseler, inanmayı bırakın, kale bile almazdım ama, hemen hemen bütün anketler böyle gösterdiği için, daha önce de belirttiğim gibi, insan inanmadan edemiyor. Bu kadar olan bitene, bu kadar tepkiye, bu kadar sansüre, bu kadar tutuklamaya, bu kadar biber gazına, bu kadar diktatörlük alametine rağmen, hala bu ülkede yaklaşık olarak iki kişiden biri AKP'ye oy verecek diyor anketler. Hem de hemen hemen hepsi. Hani daha önceden az biraz da olsa ayrılırlardı birbirlerinden. Bu sefer hepsi sanki ağız birliği etmiş, 45-48 arası deyip duruyorlar.

Peki sonuç böyle çıkarsa ne olur? 

Aslında pek bir değişiklik olmaz. Dediğim gibi, zaten son genel seçimde de tablo buna benzerdi. AKP yine tek başına hükümet olur. Ancak buradaki kritik nokta anayasayı tek başlarına değiştirme şansını elde edip edememeleri. Zaten yarınki seçim için yaşanan tek heyecan da bu noktada. AKP'nin, anayasayı tek başına değiştirebilmesini sağlayacak 367 milletvekilliği elde edip edemeyeceği merak konusu bu sonuca inananlara göre. Onlar seçimi kimin kazanacağını değil, bu sayının AKP tarafından yakalanıp yakalanmayacağını merak ediyorlar. AKP ise 367 olmasa bile, en azından 330 milletvekilliği hedefliyor. Bu sayede, yapılacak anayasa değişikliğini kendi başlarına yapamasalar bile, referanduma götürebilme çoğunluğunu elde ediyorlar ve halk da nasıl olsa her şekilde kabul ediyor.

Bu senaryoya göre CHP yüzde 30'lara yakın görünüyor. Aslında çok önemli bir oran. CHP için iyi bir yükseliş şeklinde yorumlanabilecek bu sonuç, AKP yüzde 45 ve üstü bir oran yakaladıktan sonra, maalesef hiçbir anlam ifade etmiyor. Tek başına iktidar olmuş bir partiye karşı yapacağınız muhalefet, daha önce yaşanan tecrübelerden de görüldüğü üzere pek işlevli değil. Hatta hiçbir işlevi yok desek yeridir. Bütün her şey kelle sayısında bitiyor ve bu da AKP'de oldukça çok. Siz yüzde 20 veya 30 almışsınız, pek de önemli değil.

Yine bu senaryoya göre, MHP çok kritik bir rolde. Bu hikayede, MHP kimilerine göre baraj altında kalıyor, kimilerine göre ise barajın bir iki puan üstünde görünüyor. Bu neden bu kadar önemli derseniz, eğer MHP baraj altında kalırsa, AKP rahat rahat 360'ı bulur. Bu da padişahlığın bir alt versiyonu gibi bir şey olur. Zaten AKP'nin, CHP yerine daha çok MHP üzerine oynaması, MHP'nin meclis dışında kalmasını sağlamak içindi. MHP kurmaylarının yatak odası görüntülerini yayınlayıp, bunun üzerinden partiyi itibarsızlaştırma çabasının, açıkça cemaat merkezli bir çalışma olduğu belli. Fakat bu plan biraz ters tepti gibi. Düşünülenin tam aksine, MHP'yi mağdur duruma soktu ve oylarını kaybettirmek bir yana, belki de artırdı bile. MHP'nin gelecek dönemde mecliste olması, yapılması planlanan yeni anayasa için önemli bir etken. Çünkü AKP'nin anayasayı tek başına değiştirebilecek kelle sayısını yakalayıp yakalayamaması, MHP'nin meclise girip girmemesine bağlı. Bu nedenle, oyları o kadar yüksek olmasa da, bu partinin alacağı oran, merakla beklenen sonuçlar arasında.

İkinci senaryo, AKP'nin oylarının 38-42 bandında yer alması. Bu oranlar bıçak sırtı oranlar. Çünkü, ucunda tek başına iktidar olmak ya da olamamak var. CHP+MHP oy oranının, AKP'nin aldığı oy oranını geçmesi çok sembolik bir anlam ifade eder. Ama sembolik olmakla kalmaz, üstüne üstlük iktidarı da değiştirebilir. Bugüne kadar söylenen, "ikisini toplasan bile AKP'ye yetişmiyor" safsatasının işlevini bitirmekle kalmaz, AKP'nin hükümet kurmasını bile engelleyebilir bu oranlar. CHP'nin yine yüzde 30 bandında gösterildiği bu senaryoda, MHP ise 12-15 arası bir oy oranına sahip. Dediğim gibi, AKP'nin tek başına hükümet olması için gerek ve yeter şart olan 276 kelle sayısını yakalayamamasının muhtemel olduğu bu senaryo, olsa da yesek cinsten. Fakat bana göre en olası sonuç olarak gözüken bu senaryo bile, kamuoyu araştırmalarına göre çok iyimser kalıyor. İlk başlarda çokça dillendirilen bu senaryo, sonlara doğru hiç ihtimal verilmeyen bir sonuç halini aldı.

Gelelim üçüncü senaryoya. Böyle bir senaryo aslında yok. Buna iyimser bile denmez, afaki denir. CHP'nin, AKP'yi kılpayı da olsa geçtiği bir seçim tahmini bu. Nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama, bir yerde gördüğümden eminim. CHP yüzde 34, AKP yüzde 32 diyordu bu tahminler. Bu sonuç üzerine değerlendirme bile yapmayacağım, zira yaparsam abesle iştigal etmiş olurum. Sadece üçüncü bir alternatif olarak burada dursun diye değinmek istedim. Bir de içinde bulunulan durumun vahametini, nasıl bir umutsuzluk içinde olunduğunu göstermesi açısından önemli bir gösterge bu paragraf.

Bu üç senaryo için de ortak nokta, BDP'nin de içinde bulunduğu Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku. Bütün araştırmacılar, bu bloğun 25 ile 30 arası bir milletvekili sayısına ulaşacağı yönünde değerlendirme yapıyor. Bu da, önceki döneme göre milletvekili sayısını artırdıklarını gösteriyor. Ayrıca bu bloğun bir önemi daha var. AKP'nin, anayasayı değiştirecek yeterli sayıya ulaşamadığı durumda, mecliste BDP'nin kapısını çalması gibi bir seçeneği var. BDP ise, devlet tarafından kale alınma durumunun ortaya çıktığı her şartta, teklif kimden gelirse gelsin buna cevap vereceği için, şimdiden kimi kesimleri AKP ve BDP'nin birlikte hazırlayacağı bir anayasa korkusu kaplamış durumda. Korkuya gerek yok, kelle sayısı kimdeyse güç ondadır; gerisine bu ülkede biber gazı düşüyor. İşte demokrasi bu.

Velhasıl seçimden önce son gece, olası bütün ihtimaller bunlar. Aslında olması muhtemel bir tane sonuç var ama, çaktırmamak lazım yine de. İnsanoğlu umut etmeye meyiili bir yaratık, o yüzden her ihtimali dillendiriyor ister istemez. Yoksa, "şampiyon belli, ikinci kim" havasında seçime girildiğinin hemen hemen herkes farkında.

Son olarak kendi notumu eklemem gerekirse, AKP'nin bu gücüne şaşırmamak elde değil. Adamlar, uzun süreli iktidar olan partilerde görülen yıpranma payını bile hissetmiyorlar. Her seçime yüzde elliye yakın bir oy oranı parolasıyla giriyorlar ve de alıyorlar. Bu seçimden de tek başlarına çıkmaları halinde, ülkeyi artık tam olarak istedikleri hale dönüştürecekleri kesin. Zaten şu anda Yargıtay, Danıştay, HSYK, Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi gibi kurumlar, büyük oranda kendi ellerinde. Bütün bunların üzerine bir de dört yıl daha tek başına iktidar olmaları, bu başarılarını taçlandırmaları anlamına geliyor ki, bu aynı zamanda kesin ve geri dönüşümü olmayan bir zaferin ilanı olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder