22 Haziran 2010 Salı

Alçaklık, Üç Maymun ve CHP -1-

Popüler kültürle aram pek iyi değildir. Bu nedenle popüler olan, herkesin ilgi odağı olmuş çoğu şey dikkatimi bile çekmez. Sebebini tam olarak ben de bilmiyorum ama, Türkiye'de popüler olan çoğu şey de zaten saçma sapan şeyler olduğu için, bu huyumun bana zarar getirdiğini pek görmedim, hatta karda bile sayılırım.

İşte bu sebepledir ki, CHP'de son zamanlarda yaşanmış ve hem parti, hem de ülke tarihi açısından önemli sayılabilecek gelişmeler hakkında herhangi bir şey yazmadım. Geçmiş zamanda duyduğum ilginç bir araştırma vardı. Bu araştırmaya göre Türkiye'deki insanların toplumsal hafızası en fazla 21 günmüş. Yani ülke gündemini en çok meşgul eden olay bile, en fazla 21 gün insanlarımızın hafızasında yer tutuyormuş, sonra bambaşka diyarlara yelken açarmış toplumsal hafızamız. Ben de itinayla bu toplumsal hafızamızın eşik değerinin geçmesini bekledim. Gerçekten de araştırma bir kez daha kendisini doğruladı, önce Mavi Marmara, sonra da gelen terör saldırısı ile günlerce gündemi meşgul eden Kemal Kılıçdaroğlu rüzgarı da bir anlamda son bulmuş oldu, unuttuk gitti. Şimdi ben de hem hafıza tazelemek amacı ile, hem de söyleyecek iki çift lafım olduğundan, hazır konunun popülerliği bitmiş, 21 gün de geçmişken bir şeyler karalayım diyorum.

Her şey alçakça bir videoyla başladı bildiğiniz gibi, daha sonra gerçek mi değil mi tam olarak da anlaşılamadı aslında ama video amacına ulaştı ve Deniz Baykal görevinden istifa etti. Doğruluğu tam olarak anlaşılamadı dedim, çünkü Deniz Baykal kaset için komplo dedi. Tamam kesinlikle bir komploydu zaten ama, içeriği hakkında herhangi bir yalanlamada bulunmadı. Daha sonra bu gibi teknik işlerle uğraşan bir şirket, bu kasette bilmem kaç tane montaj var dediyse de, şirket CHP'ye yakın bir şirket olduğu için kamuoyunda pek de inandırıcılık sağlamadı.

Şimdi benim burada asıl belirtmek istediğim kasetin içeriğiyle alakası olmayan bir şey. Kasetteki görüntüler gerçek veya montaj, hiç farketmez, hiçbir şekilde insanların siyasi hayatlarını etkilememeliydi. Madem özel hayat diyoruz, madem mahremiyetin korunması diyoruz, o zaman kim kiminle ne yaparsa yapar. İster evli olsun, ister bekar, ister boşansın, ister aldatsın, insan hayatındaki bu gibi gelişmelerin, o insanın özel hayatı dışında herhangi bir etki alanının olmaması gerekir. Tam da olayların bu yönde gelişmesini umarken, Deniz Baykal tam tersini yapıp istifa ederek bu alçaklığı yapanlara prim vermiş oldu, özel hayatının siyasi kariyerini etkilemesine izin verdi. Bu primi vererek, ileride de bu görüntülerle, ama bu sefer başka aktörleriyle karşılaşmamızın yolunu da açmış oldu, bana göre çok büyük bir yanlış yaptı.



Benim şahsi kanaatim, böyle bel altı vurmalardan medet ummak yerine, bütün kesimlerin ortak bir tepki oluşturması gerekir. Bu olaya tepki göstermek yerine, aksine bu kasetten yola çıkarak kendine göre sonuçlar çıkarmaya çalışmak büyük hata olur. Artık öyle görünüyor ki bu tarz görüntüleri elde etmek hiç zor değil, herkesin bu şekilde görüntüleri, zamanı gelince gizli eller tarafından medyaya servis edilebilir. Bu sebeple herkesin, aynı şeyin kendi başına gelebilme ihtimalini de düşünerek, ona göre tavır alması gerekir. Fakat biz bu ortak tepkiyi ne yazık ki bu olayda pek göremedik. En başta Deniz Baykal istifa ederek en yapılmaması gereken şeyi yaptı, çeşitli medya grupları da olayı gündemde oldukça fazla tutarak ve üzerine bir sürü değerlendirme yaparak, bu kahpeliği yapanlara adeta ödül verdiler. Oysa ki ellerinin tersiyle itmek pek de zor olmasa gerekti.

Gelelim sonrasına... Bu şekilde kahpece yapılan bir hareketle, koskoca bir partinin genel başkanının değişmesi, doğrusu benim de içimi sızlattı. Düşünsenize, daha önce kaç kez gidip gelmişsin bu partiye, onca genel kurullar, kongreler, seçimler, Sarıgül'ler devirememiş seni, ama kıçıkırık bir kaset alaşağı etmiş. Yazık değil mi onca emeğe, sen İsmet İnönü'lerden devralmışsın bu koltuğu, bu partiyi, götürüp bir habervaktim (Vakit denen gazetenin internet sitesi olur kendileri) kasetine yedirmek ne kadar doğru? Yani burada bu istifaya gösterdiğim tepki sadece Deniz Baykal nezdinde değildi, aynı zamanda Cumhuriyet değerlerinin Vakit gazetesi haberine mağlup olması gibi bir şeydi bu istifa benim için. İnsanın içini en acıtan şey de buydu galiba.

Neyse ki bütün parti teşkilatında da benzer bir etki yapmış olacak ki, Deniz Baykal'ın geri dönmesi için büyük bir baskı oluştu 1-2 günde. Hatta o da sanki meyilli gibiydi geri dönmeye. Daha önce de istifa etmişliği, sonrasında da geri dönmüşlüğü vardı. Bir Aziz Yıldırımvari hareket daha görmeye hazırlanıyorduk ki, ortaya sürpriz bir isim aday olarak çıkıverdi. Aslında isim sürpriz değildi de, adaylığının zamanlaması sürprizdi. Tüm Türkiye henüz Deniz Baykal'a yapılan bu kahpeliği konuşurken, bu adaylık da nereden çıkmıştı bir anda. Tam Deniz Baykal'ı geri döndürmeye çalışırken, tam ha döndü ha dönecek derken, parti teşkilatının da kafasını allak bullak edecek bir gelişmeydi bu.

Artık olaylar ikinci boyuta taşınmıştı, herkes istifayı konuşurken, bir anda adaylık konuşulmaya başlandı.

Evet, bu tarihi gelişmelerin ilk yarısı işte böyleydi. Olayın Kemal Kılıçdaroğlu boyutu ve sonrasında yaşananlar başlı başına bir yazı konusu olduğu için, ilk yarının son düdüğünü burada çalalım ve ALÇAKLIK, ÜÇ MAYMUN VE CHP -2- başlıklı yazıda tekrar görüşmek üzere diyelim...

3 yorum:

  1. gençlik kollarının eylemlerinin çoğu göstermelikti(bir gençlik kollu olarak söylüyorum) ama dönmemesi bence daha yerinde bir karar oldu çünkü madem dönecekti niye istifa etti, nabız mı yokladı yok efendim amacı neydi, prim mi yaptı..? gibi saçma sapan tepkilerle biraz daha yıpranırdı chp. taze kan geldi diyelim kılıçdaroğluyla. gerçi uzun zmndır planlanmış bir şeydi bence de, çok da sürpriz denemezdi. daha devam edesim var okumaya ama fena uyku bastırdı. bunları okudukça seninle gurur duyuyorum, kalemin hiç tükenmesin arkadaşım.

    YanıtlaSil
  2. Güzel görüşlerin için çok teşekkürler..

    Dönmemesi bence de daha iyi oldu. Gerçi ona kalsa dönecekti de, Kılıçdaroğlu bozdu oyunu. Ama dönüp dönmeme meselesinden önce, bu olay yüzünden istifa etmesi hiç iyi olmadı. CHP gibi bir partinin geleceğine, Vakit gazetesinin ne idüğü belirsiz bir videosu şekil vermemeliydi, yoksa onun dışında benim de pek bir itirazım yok olanlara.

    YanıtlaSil
  3. haklısın, kesinlikle final sahnesi yakışmadı chpye. deniz baykalı seven sevmeyen her chplinin yüreğini sızlatmıştır bu final, şüphesiz.

    YanıtlaSil