22 Ağustos 2010 Pazar

Kenan Evren'in Trajedisi



Sözlükte Kenan Evren başlığına geçen gün bir entry döşeneyim dedim. Ne zamandır aklımdaydı Kenan Evren hakkında bir şeyler karalamak. Şu anda neler yaptığını, gelişmeleri hangi duygu ve düşünceler içerisinde izlediğini, kendi yaptıkları anayasanın değişip değişmemesi ile ilgili yapılacak olan referandum hakkında neler düşündüğünü çok merak ediyorum çünkü. Bu soruların hiçbirinin cevaplarını bilmiyorum. Fakat bu yaşanan referandum sürecini hangi psikoloji içerisinde takip ettiğini az çok tahmin edebiliyorum.

İşte bu tahminlerime dayanarak, sözlükte Kenan Evren başlığına bir şeyler yazdım. Epeyce de beğenildi söylemesi ayıp. Fakat yazdıktan sonra farkettim ki, maşallah entry almış başını gitmiş, bloğa koyulabilecek uzunlukta bir yazı olmuş. Bloğun konseptine uyduğu, içinde bulunduğumuz günlerin anlam ve önemiyle örtüştüğü için, yazıyı blogda da yayınlamaya karar verdim. Genelde adetim değildir sözlükte yazdığım yazıları burada paylaşmak ama, bu seferlik bir istisna olsun. Noktasına virgülüne dokunmadan aynen buraya aktarıyorum:

Kenan Evren

Hayatımda; duyduğum, okuduğum, öğrendiğim en trajik olayların sorumlusu olan zat. Ama şu anda kendi içinde bulunduğu durum da, en az sebep oldukları kadar trajik geliyor bana.

Kendisinin emirleriyle asılan insanların yakınları, işkencelerde hayatları kararan insanların bizzat kendileri ve yakınları, yine darbe sonucunda oraya buraya sürgün edilen insanların bizzat kendileri ve yakınları, onu sevmezler. İdeolojik hareketlerine sağlam bir darbe vurduğu için solcular, onu sevmezler. Gerçek anlamda darbe karşıtları -ama bakın gerçek anlamda diyorum, bugünkü anlamında değil- onu sevmezler. Bunları kendisi de biliyor tabi, bu kesim tarafından sevilmemesinin kendisi için zaten pek de bir önemi olduğunu zannetmiyorum.

Ama bu sayılan grupların sayısal çoğunluğu nedir ki. Genele vurduğunda çok az.

Oysa onun, kendilerini anarşiden, silahlı çatışmalardan kurtardığına inanan geniş kitleler, onu sever-di. Onun gelecekteki bir sosyalist iktidardan kendilerini kurtardığına inanan geniş kitleler, onu sever-di. Ve de en önemlisi, yaptığı bu darbeyle, kendi rakipleri olan siyasi aktörleri, ideolojileri, kitleleri politika sahnesinden sildiği için, kendi cemaatlerinin palazlanmasına izin verdiği için, kendi partilerinin mecliste tek başlarına at koşturabilmelerine uygun seçim yasaları çıkarttığı için, bütün merkez sağ cenahı; yani akp, anap, dyp gibi partilerin yöneticileri, Gülen cemaatinin müritleri ve bunlara inanan geniş kitleler, onu sever-di.

Şimdi bakıyorum da, kendi büyüttüğü, kendi yetiştirdiği, kendi beslediği siyasi hareket ve bu siyasi hareketin başbakanı, cumhurbaşkanı, palazlanmasına olanak sağladığı Gülen hareketi, kitleler, kendisine faşist diyor, yaptığı anayasaya lanet okuyor.

Kendi astırdığı gençleri, yine kendisinin arka bahçelerde büyüttüğü hareketin başbakanı, kürsülerden ağlayarak anıyor. Kenan Evren ismine hakaretler düzerek, duygu sömürüleri eşliğinde.


Saddam Hüseyin'i hatırlıyorum; bir zamanlar gayet iyi geçindiği Amerika'nın askerleri, onun ağzında, dişlerinde tarama yapıyordu yakaladıktan sonra, ne acı bir sondu bir diktatör için. Şimdi Kenan Evren'e bakıyorum, kendi yetiştirdiği, büyüttüğü, kolladığı isimler, bir anayasa, bir referandum uğruna artık kendisine lanet okuyorlar. Kenan Evren faşist diyorlar, yaptırdığı anayasaya faşist anayasası diyorlar. Ağlayarak kendisi üzerinden oy toplamaya çalışıyorlar.

Böyle bir trajik sona mahkummuş kendisi demek ki. Yaşattığı onlarca trajediden sonra, kendi payına düşen de buymuş.




Bir yanda Saddam'ın dişleri, bir yanda Tayyip'in gözyaşları.. Ey asılan gençler, görüyor musunuz bunları...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder