12 Ekim 2010 Salı

Kutsal Merkez Sağ İttifakı

Ben demiştim demeyi sevmeyenlerden değilim, severim. Bu yüzden burada kullanmakta da bi' mani görmüyorum; ben demiştim. Kutsal merkez sağ ittifakı demiştim, korkuyorum demiştim, bu sessiz çoğunluk ne zaman ne yapacağını iyi bilir demiştim, yüzde 47 iyi bir göstergeydi demiştim, solda bir yükselme oldu mu bunlar anında birleşiverirler demiştim. Bunların hepsine burada, özellikle de son paragrafında değinmiştim.


Tarihi bir süreci geride bıraktık ve arkasından yeni bir sürece de giriş yaptık. Artık eskisinden çok farklı şeylere tanıklık edeceğimiz kesin. Bu çıkan EVET kararının etkilerini uzun yıllar birlikte göreceğiz, yaşananları hep birlikte izleyeceğiz. Türkiye için yeni bir dönüm noktasıdır 12 Eylül 2010 tarihi.


Referandumda çıkan EVET kararının olası sonuçlarına bu yazıda pek girmek istemiyorum. Zaten ilerleyen günlerde yaşayacağımız çoğu yeni gelişme bu sonuçla ilgili olacağından, gereken yerlerde tekrar referanduma atıflar yaparız. Bu yazıda, çıkan EVET kararıyla ilgili değil, bu kararın nasıl çıktığıyla, daha doğrusu bu oranların bize neler ifade ettiğiyle ilgili bir şeyler yazacağım. Önce parti parti incelemekte, arkasından da göze çarpan birkaç noktaya, ile ve ilçeye değinmekte fayda görüyorum.

AKP: Referandumun kesin kazananı olmuştur. Adeta şimdiye kadar uyguladığı politikaların, yol ve yordamların, baskıcı yöntemlerin güvenoyunu almıştır halktan bu referandumda. Bunun ileride daha da baskıcı bir yönetim şekliyle karşılacağımızın habercisi olduğunu söyleyebilirim. 2002'den beri seçim kazanmaya alışmış bir partiden bahsediyoruz. Alışmış kudurmuştan beterdir demişler.

CHP: Referandumun gizli kazananıdır. Kazanan sözü belki bazılarına abartı gelebilir. Hem de kaybedilmiş bir halk oylamasından bahsediyoruz. Ancak birazcık detaylı incelediğimizde, HAYIR oylarının çoğunlukla CHP'ye ait olduğunu, yüzde 42'lik oyun en az yüzde 33-35'lik bir kısmının CHP'nin kendi oyları olduğunu görmek çok zor değil. Bunu HAYIR oyu veren illere, ilçelere baktığımızda kolaylıkla anlayabiliriz. 2009 yerel seçimlerinde belediyesini kazandığı hemen hemen her yerden HAYIR oyu çıkartmayı başarabilmiştir CHP. Bu illerin yanına yeni iller eklemesi de CHP'nin lehine bir gelişme. Yüzde 35'lik bir oy oranı, CHP'nin tarihi günler yaşadığına işaret ediyor bana göre. Bu başarıyı 10 ay sonraki genel seçimde elde edilecek yüksek milletvekili sayısı ile taçlandırmak da, parti yönetiminin en önemli görevi olmalıdır. Unutmayalım ki AKP, siyaset sahnesine giriş yaptığı ilk seçimde, %34'lük bir oy oranı ile tek başına iktidara gelmişti.

MHP: Referandumun kesin mağlubudur. Aslında mağlubu diyorum ama, bunu derken şunu da sormak gerekir. Kime göre, neye göre mağlup? MHP'nin EVET oyu veren seçmeni kendisini mağlup hisseder mi? Sonuç kendi istediği yönde çıktığından hissetmez. Bu nedenle sözü edilen mağlubiyet, parti yönetimi katında olmuştur. Tabanları bu referandumda kendilerinden farklı bir duruş sergiledi. MHP seçmeni, bu referandumda sonuçlara yön veren kitle oldu. Bu partiyi, tabanıyla olan ilişkisini ve son zamanlarda eski ülkücü sıfatı altında ortalıkta dolaşan bir dolu adamın referandumda EVET oyu vermesini ayrıca bir incelemek lazım. MHP, bu referandumda resmen kendi içinden vuruldu; kendi kitlesi ve eski mensupları tarafından.

BDP: Bu parti açısından referandumda ortaya karışık bir durum ortaya çıktı. Hakkari, Diyarbakır gibi illerde verdikleri boykot kararı ile katılımı çok düşük seviyede tutabilmiş, ancak belli illerde pek etki gösterememiştir. Fakat Hakkari'deki katılım oranının sadece %9 olması, referandumun en dikkat çekici istatistiklerinden biri olmuştur. En nihayetinde referandum sonuçlarının, BDP yönetimini kestiğini düşünüyorum.

Partiler bazında ana hatlarıyla birkaç değerlendirme yaptıktan sonra, dikkatimi çeken birkaç ayrıntıya da değinmekte fayda var. Bunları da başlık başlık sıralayalım.

Bursa - Kocaeli - Sakarya Triosu

Aslında son birkaç yıldır dikkatimi çeker bu üç il. Orta Anadolu ile kıyaslanamayacak olanaklara sahip, sanayisi gelişmiş, diğer illere nazaran eğitim seviyesi daha yüksek iller olarak bilinir buralar. Ancak dikkat ederseniz, son yapılan seçim ve referandumlarda, hep AKP lehine sonuçlar çıkartmışlardır; hem de azımsanmayacak oranlarda. Konya-Kayseri-Sivas triosu kadar bilinmez ama, bu şehirler de AKP'nin kalesi haline gelmiştir son yıllarda. Sonuç tablosundaki yeşilli yerlerini alırlar; kendi renkleri yeşil olduğundan değil, hep yeşile oy verdiklerinden. Artık gözümde Konya-Kayseri-Sivas triosundan pek bir farkları yoktur. Gidişattan memnunlardır. Bir bakıma gizli ibnelerdir.


Artvin ve Tunceli

Yemyeşil haritanın içinde nasıl da parlıyorlar ama. O sürü psikolojisinin hüküm sürdüğü, bu ülkenin baş belası Orta ve Doğu Anadolu'da, Karadeniz Bölgesi'nde, hemen belli ediyorlar kendilerini. Pırıl pırıl, kıpkırmızı. Benim için Kadıköy veya Beşiktaş gibi ilçelerden yüksek oylarda HAYIR çıkmasından katbekat daha değerlidir buralardan çıkan kırmızı sonuçlar.


Ntv - Cnntürk; Tarhan Erdem - Adil Gür Yarışı


2007'deki genel seçimlerde Tarhan Erdem nokta atışları yaparak açık ara galip gelmişti bu yarışta. AKP'nin %47'lik oranını hatasız tutturmuş, CHP ve MHP'nin oranlarında da hatasız tahminler yapmıştı. CNNTÜRK bunun reklamını epeyce yapmıştı, e haklılardı da.


2009'daki yerel seçimlerde Tarhan Erdem NTV'ye, Adil Gür ise CNNTÜRK'e geçti. Fakat bu sefer de tahminlerinde isabet sağlayan isim Adil Gür olduğundan, kazanan yine CNNTÜRK olmuştu. Tarhan Erdem 2009'daki seçimde, AKP'nin oranlarının %50'ye yakın olduğunu söylemiş, sonuçta AKP %39 oy alınca da karizmayı fena çizdirmişti.

Bu referandumda ise NTV sonunda muradına erdi. Tarhan Erdem'e bir kez daha güvendiler ve onun anketlerine yer verdiler ekranlarında. Tarhan Erdem ise EVET oyu oranlarının bu kadar yüksek çıkacağını tahmin ederek, NTV'nin güvenini boşa çıkarmadı. Adil Gür ve CNNTÜRK ise bu kez yenildi.

Maltepe

Bir yorum da kendi ilçeme göndereyim değil mi? Önce 2009 yerel seçimlerinde CHP'li bir belediye başkanı seçerek, arkasından da 12 Eylül 2010 Anayasa Değişikliği Referandumu'ndan HAYIR kararı çıkartarak bir alkışı hak ediyorlar gerçekten. Buradan blog aracılığı ile Maltepe halkına seslenmek istiyorum:

"Noluyonuz la Maltepe halkı, oldum olası küfür ediyorum lan ben size. Hoop, nerdeyse gurur duyacam olum sizinle. Adam olun lan, ben küfretmeyi özlerim ona göre!"

Her şey bir tarafa biraz ciddi olmak gerekirse, 70'lerde ve 80'lerde yoğun göç alarak büyüyen bu ilçe, ilk kuşağın çocuklarının da artık oy verecek çağlara gelmesiyle (benim de içinde bulunduğum kuşak) kimlik değiştirmeye başladı. İkinci kuşakla birlikte artık şehirli sayılabilecek bir seçmen kitlesine sahip ve bunun etkileri siyasi tercihlere de yansımış durumda. Ayrıca CHP Maltepe İlçe Başkanlığı'nın da çok etkili çalışmaları bu tercihlerde etkili olmakta.

En başa dönecek olursak; şaka lan şaka. Ben alışmaya başladım olum bu halinize, hatta sevmeye de başladım. Siz yeter ki böyle devam edin. Arada ÖDP'yi filan da unutmayın. Ben küfür etmesem de olur.


İşte böyle a dostlar, acısıyla tatlısıyla (sonuçları acı oldu gerçi) bir referandum süreci bitti gitti. Fakat dediğimiz gibi, bu referandumun sonuçları çok kapsamlı olacak; öyle bir yazıya sıkıştırılamayacak kadar sık önümüze gelecek bu sonuçlar. Hatta şimdiden etkileri hissedilmeye başlandı bile. Bakalım sonu nereye kadar gidecek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder